Namaz Kılmak in Turkish

by Pak Appz


Education

free



Namaz (Arapça: صلاة Salah), İslamın şartlarından biri olarak kabul edilen bir ibadettir. Kuranda gün...

Read more

Namaz (Arapça: صلاة Salah), İslamın şartlarından biri olarak kabul edilen bir ibadettir. Kuranda günün belli vakitlerinde abdestle birlikte duaya kalkılması ifadesi bulunur. Kuran’a göre namaz Allahı anarak teslimiyetin gösterildiği bir arınma biçimi ve İbrahim peygambere öğretilen bir ibadet şeklidir.Namaz için ön şartlardan birisi kıble istikametine doğru yönelişi içerir.Yaygın bilinenin aksine namaz kelimesi Kuranın orijinal Arapça metninde hiç geçmemektedir. Çünkü Arapça değil Farsça bir kelimedir. Sünniler ve geleneksel uygulamaları dinde kaynak olarak gören cemaatler tarafından tanrının emri olduğu iddia edilerek kuşaktan kuşağa uygulanagelmiştir. Türkçede yer alan namaz kelimesi Osmanlıcada نماز‎ (namâz) hâliyle tespit edilmiştir. Türk dilinde geçtiği ilk yazılı kaynak Yusuf Has Hacibin 11. yüzyılda kaleme aldığı, Orta Türkçe döneminde yazılmış Kutadgu Bilig eseridir. Sözcük, Türkçeye Farsça "saygı veya ibadet amacıyla yere kapanma, temenna" ile "İslami ibadet biçimi" anlamlarına gelen نماز‎ (namâz) kelimesinden ödünçlenmiştir.Farsça sözcük, Orta Farsça "saygı gösterme, yere kapanma, dua" anlamındaki 𐭥𐭮𐭢𐭣𐭤‎ (namāz) kelimesinden evrilmiştir. Bu sözcüğün aynı anlamdaki Proto İran dilinde *námah ile Proto Hint-İran dilinde *námas sözcüklerinden evrildiği ve nihai olarak Proto Hint-Avrupa dilinde "kurban (yeri), tapınma" anlamındaki *némos kökünden türediği varsayılır. Bu bağlamda Sanskritçede selamlama sözcüğü olarak kullanılan नमस् (namas) ile namaz kelimesi aynı kökene dayanmaktadır. Hint-İran dilleriyle akraba Helenik, İtalik ve Kelt dillerinde kurban yeri anlamındaki kök, Grekçe νέμος (némos) ve Latince nemus kelimelerinde olduğu gibi "ormanlık alan" anlamı kazanmıştır.Salâ veya salât, modern Türkçede namaz için eskimiş bir kullanım olarak kabul edilmekte olup, Türkçede geçtiği ilk kaynaklar 14. yüzyılda yazılmış Yunus Emre şiirleri ile Erzurumlu Darîrin Kıssa-i Yusuf tercümesidir. Salâ, Arapça ṣlw kökünden gelen ve "secde, secde ederek yapılan ibadet, namaz" anlamındaki ṣalā(t) صلاة sözcüğünden alıntıdır. İslami terimin, İslam öncesi dönemde Hristiyan ve Yahudi Aramcasında yerleşik olan ṣəlūthā veya ṣəlawthā (צְלוֹתָא) sözcüğünden alıntı olduğu düşünülür. Arent Jan Wensinck, salât kelimesinin kökeninde bir Aramî tesirinin yer aldığını, “Selūtã” kelimesinin bir mastar ismi olduğunu ve ‘katlamak’ manasına geldiğinin açık olduğunu ifade etmiştir.Namaz kılmak deyimi, Türkçede Kuranda "ikametüs-salat" şeklinde terkip olarak kullanılan ifadenin yerine konmuştur. Salât dua etmek, ikametüs-salât ise "duanın yerine getirilmesi" anlamlarına gelir.Kur’anda salât (Arapça: صَلَاة) kelimesinin geçtiği günlük namaz vakitlerine ilişkin âyetler şunlardır:Erkekler Amman, Ürdünde sokakta namaz kılmaları."Namazlara, hele orta namaza Not A, dikkat edin ve Allah için boyun eğerek kalkıp namaza durun." (Bakara Sûresi: 238)"Gündüzün her iki tarafında ve Not B geceye yakın olan saatlerinde namaz kıl!" (Hûd Sûresi: 114)"Güneşin batıya kaymasından Not C gecenin kararmasına kadar namaz kıl, bir de sabah namazını kıl. Çünkü sabah namazında gece ve gündüz melekleri hazır bulunur." (İsrâ Sûresi: 78)İsra 78. âyetinde iki farklı anlama gelen iki ayrı okuma şekli bulunur. Sabah namazını ifade eden şekil "sabahın karnı" ifadesidir. "Sabah Kurânı" ifadesi ise Sünnîlerce okuyuşta tercih edilen, mânâda tercih edilmeyen ifade olmuştur.Kuran’da "işâ" (akşam)ın yatsı anlamında kullanıldığı bir âyet bulunur; "Ey iman edenler! Sağ ellerinizin malik olduğu ile sizden olup da henüz erginlik çağına ermemiş olanlar, üç vakitte izin istesinler: Sabah namazından önce, öğleyin üstünüzü çıkardığınız vakit ve akşam namazından sonra. Üçü sizin için mahremdir. Bunların dışında size de, onlara da bir sakınca yoktur; onlar yanınızda dolaşabilirler, birbirinizin yanında olabilirsiniz......" (Nûr Sûresi: 58)